19 Şubat 2024

CHP’de gördüklerim: ‘Tribün milliyetçiliği’ ile zayıf, halkçılık vurgusu ile kuvvetli, Hatay’daki belirsizlikle kayıpta

CHP bir süredir kendine yeni bir milliyetçi dil arayışındaydı. Özgür Özel’in dün salonda yaptığı, seçim sürecinde meydanlara taşıyacağını söylediği “kırmızı-beyaz en büyük Türkiye” şablonu tribünlerden hatırladığımız fazla karikatürize bir milliyetçi tavır hissi uyandırdı bende

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin aday tanıtımı ve seçim bildirgesini açıkladı

CHP’nin yerel yönetim adaylarını ve seçim bildirgesi toplantısını canlı yayında izliyorum. Partinin Genel Başkanı Özgür Özel konuşmasının bir yerinde şöyle söylüyor:

“Cumhuriyet Halk Partisi'nin seçime ittifaksız girdiğini kimse kabul etmesin. Biz bir ittifakın parçasıyız, bileşeniyiz, içindeyiz. Bu ittifakın adı: Türkiye İttifakı’dır. Partimizin bayrağı var mı? Var. Ama Türkiye İttifakı’nın bayrağı ay yıldızlı al bayraktır. Türkiye İttifakı’nın renkleri kırmızıyla beyazdır. Türkiye İttifakı’na inanıyor musunuz? O zaman şunu görelim, her mitingde, her toplantıda, her çağrıda bir araya geldiğimizde, elbette Cumhuriyet Halk Partisi’nin bayrağı ama hemen yanında şanlı Türk bayrağını birlikte göreceğiz. Renklerimiz kırmızı beyaz. Her mitingimizde şunu duymak istiyorum: Kırmızı, beyaz! En büyük Türkiye! Bu seçimi Türkiye kazanacak, bu seçimi Türkiye İttifakı kazanacak. Buna inanıyoruz. Buna güveniyoruz.”

CHP 2023 seçimlerine giderken iktidar tarafından ‘yerli ve milli olmayan’ muhalefet olarak tarif edilmişti. Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı ve dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu o günlerde, “Gerçek milliyetçilik damarı arıyorsanız o biziz” diye konuşmalar yapıyordu. Masanın milliyetçi kanadını temsil eden İYİ Parti’nin Mart 2023’te ayrılıp geri dönmesi, seçimlerin kaybedilmesinin ardından muhalefetteki partilerin tamamının dağılması, her birinin seçime tek başlarına gidecek olmaları yeni arayışları da gündeme getirdi. CHP’nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için daha milliyetçi bir dil ve söylem geliştirdiği hatta yeni bir ortağı masaya dahil ettiği (Zafer Partisi) akıllarda. Ancak sonuçta elbette başka faktörlerde etki etse de ‘yerli-milli-milliyetçi’ tanımını ‘dilinde’ daha iyi kullanan Cumhur İttifakı’nın sonuca gittiği görüldü.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel

Milliyetçiliğin Türkiye’de de dünyada da (son dönemde yükselen) siyaseten karşılığı olduğunu biliyoruz. Prof. Dr. Ali Yaycıoğlu, “Milliyetçiliğin içindeki dışlayıcı, hiyerarşik ve baskıcı unsurlarından mümkünse temizlenip kapsayıcı, demokratik ve özgürlükçü bir ulus devlet modeli olarak düşünülmesini değerli bir çaba” diye bahsetmişti bir yazısında. Dünyada da Türkiye’de de ‘müspet milliyetçilik’ (Murat Somer), hümanist milliyetçilik tartışmaları yapılıyor. CHP bir süredir kendine yeni bir milliyetçi dil arayışındaydı. Özgür Özel’in dün salonda yaptığı, seçim sürecinde meydanlara taşıyacağını söylediği “kırmızı-beyaz en büyük Türkiye” şablonu tribünlerden hatırladığımız fazla karikatürize bir milliyetçi tavır hissi uyandırdı bende. Önümüzdeki seçimler yerel de olsa daha önce de olduğu gibi, şu an sinyallerini verdiğince iktidarın mesajlarında ana noktayı yerlilik ve millilik oluşturacak. Şu an AKP’nin geldiği dile ve MHP’nin son seçimlerde aldığı oya bakarsak bu konuda ‘üstünlük’ hala iktidar partilerinde gözüküyor.

CHP’nin yerel seçimler bildirgesine gelince.  2019 yılında olduğu gibi bu kez de ‘halkçı belediyecilik’ noktasının altı çizilmiş. Şöyle deniyor:  

“Halkçı belediyecilik bir yandan kentlerin altyapı ve ulaşım sorunlarına çözüm üretirken diğer yandan yerinde, planlı, her türlü imkanı sunan ve değer yaratan kentsel dönüşümü mümkün kılıyor; bir yandan zorda olanların yardımına koşarken diğer yandan belediyeleri eşitlik ve demokrasinin merkezine dönüştürüyor.”

Bildirgede halk ekmekten barınma sorununa, ulaşımdan metroya CHP tarihinde başlatılan projelere atıfla halkçılık anlatılıyor. Tabii bu arada 2019’dan bugüne Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da üniversite öğrencilerine burstan çocuklara süt desteğine kreşlerden kent lokantalarına halka dokunuşu, Mansur Yavaş’ın kente odaklı şeffaf tavrı ‘geçmişe unutan seçmen için’ günlük hatırlatmalar olması açısından önemli.

Bitirirken…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sakin ve pozitif dili olumluydu. Salondaki boşluklar ve heyecan azlığı olumsuz.

Halkçılık vurgusu etkileyici ve ikna edici, milliyetçilik göndermesi zayıf…

Ama belki de en kötüsü… Aday belirleme sürecinin son gününe gelinmişken en kritik yerlerden Hatay’da adayın durumunun hala belirlenememiş olması büyük bir sıkıntı. Lütfü Savaş konusu sadece Hatay’da değil, Türkiye’de de CHP için olumsuz bir hava yarattı.

Murat Sabuncu kimdir? 

Murat Sabuncu İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Protohistorya ve Ön Asya Arkeolojisi bölümünü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi'nde İşletmecilik Sertifikası programını tamamladı. İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Medya ve İletişim Sistemleri konusunda yüksek lisans yaptı.

Dergi, gazete, radyo, televizyon, internet haber sitelerinde muhabirlik, editörlük, yayın koordinatörlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı yaptı.

En uzun süre Milliyet gazetesinde çalıştı. Tempo dergisinde genel yayın yönetmenliği, Fortune dergisinde kurucu yönetmenlik yaptı. Skytürk 360'da ekonomiden politikaya değişik programlar hazırladı, sundu. 

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni oldu, ikinci ayında tutuklanıp Silivri Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. Hapsedildiği cezaevinde 1,5 yıl tutuklu kaldı. 

T24'te köşe yazarlığı, yapıyor. 2016 yılından beri pasaportu ve sürekli basın kartı verilmiyor. Yargıtay'ın iki kere verdiği beraat kararına rağmen 7,5 yıl hapis cezası talebi içeren dosyası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda bekliyor.

Bölgeden tanıklıklarını ve izlenimlerini "Gazze: Mahsuscuktan Bir Aşk Hikâyesi" adıyla yayımlanan kitabında paylaştı. Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü sahibi. Sorbonne'da hukuk doktorası yapan bir oğlu, Nuri isimli bir kedisi var.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Devlet Bahçeli 2024’ün en kritik ‘oyun değiştirici, kurucu’ ismi oldu

2024’ün ilk üç ayını başarılı geçirip birinci parti olan ana muhalefet; son üç ayda iktidara, Bahçeli’ye, Erdoğan’a kaptırdığı söz, gündem belirleme gücünü yeniden ele alabilecek mi?

Kalabalık bir yalnızlığın içinde, toplumsallığın çöküşü

Türkiye’nin durumunu dünyanın genelindeki ‘beyin çürümesini de kapsayan’ kalabalık içindeki yalnızlık olarak düşünebiliriz. Bu durumdan çıkışın yolu ortak değerler, acılar, mutlukları elbette demokrasi ve hukukun içinde yeniden anlamlandırmadan geçiyor

Dışarıdaki ‘özgüven’ içeriye ‘baskı’ olarak yansıyor, 2025 özgürlükler konusunda çok zor yıl olacak

Suriye’de oluşan yeni rejimin riskleri, oluşabilecek sıkıntıların faturasının Türkiye’ye yazılması ihtimâli olsa da şu an itibarıyla Erdoğan, Fidan ve Kalın dünyadaki pek çok ülkenin de Suriye’deki gelişmeler konusunda referans aldığı-ciddiye aldığı en önemli üç isim

"
"